29 Nisan 1916’da Osmanlı İmparatorluğu, Irak’ın Kut kasabasında İngiliz ordusuna karşı kazandığı tarihi zaferle destan yazdı. Bu mücadele, askerlerin cesareti, kararlılığı ve fedakârlığıyla hafızalara kazındı. Unutulmaz kahramanların ve destansı mücadelelerin yaşandığı bu zafer, Osmanlı’nın son dönemde kazandığı en parlak askeri başarılardan biridir.
MEZOPOTAMYA CEPHESİ
Kut’ül Amare, Dicle Nehri kıyısında, Bağdat’ın yaklaşık 170 kilometre güneyinde yer alan stratejik bir kasabaydı. 1915 yılında İngiliz ordusu, Mezopotamya Cephesi’nde Bağdat’ı ele geçirmek amacıyla ilerlemeye başladı. Ancak Osmanlı 6'ncı Ordusu, bu ilerleyişi durdurmak için kararlı bir direniş gösterdi. İngiliz birlikleri, 7 Aralık 1915’te Kut’a çekilmek zorunda kaldı ve burada Osmanlı kuvvetleri tarafından kuşatıldı. Beş ay süren kuşatma, 29 Nisan 1916’da İngiliz ordusunun teslim olmasıyla sonuçlandı.
''MUZAFFERİN DEVELERİ''
Türk askerinin zorlu koşullar altında sergilediği olağanüstü direnişin samp-img width='1.33'
height='1' layout='responsive'esi haline gelen Kut’ül Amare'de kuşatma boyunca askerler, açlık, hastalık ve ağır hava şartlarına rağmen mücadeleden vazgeçmedi. Rivayete göre bir asker, ''Ekmek yok, su az, ama vatan için direniriz'' diyerek bu kararlılığı dile getirmişti. Osmanlı birlikleri, İngilizlerin yardım konvoylarını durdurmak için gece gündüz çarpıştı. Özellikle Dicle Nehri üzerindeki çatışmalarda, Türk topçularının isabetli atışları sayesinde İngiliz tekneleri batırıldı ve lojistik destekleri kesildi. Kuşatma sırasında gösterdiği cesaretle öne çıkan Yüzbaşı Mehmet Muzaffer ise, erzak ve cephane taşıyan develeri yönetiyordu. İngiliz hatlarına sızarak hayati istihbaratlar topladı ve bu bilgiler Osmanlı birliklerinin stratejik hamlelerinde belirleyici oldu. ''Muzaffer’in Develeri'' askerler arasında efsane hâline geldi ve moral kaynağı oldu.
ZAFERİN MİMARLARI
Osmanlı 6. Ordu Komutanı Halil Paşa, kuşatmanın başından sonuna kadar yürüttüğü başarılı stratejilerle zaferin mimarı oldu. İngiliz General Charles Townshend’in teslim olmasını sağladıktan sonra askerlerine ''Arslanlarım, tarih sizi altın harflerle yazacak'' diyerek seslendi. Bu başarısı dolayısıyla kendisine “Kut” unvanı verildi.
Zaferden önce hayatını kaybetmiş olmasına rağmen, Mezopotamya Cephesi’nin ilk savunma hatlarını kurarak direnişin temelini atan Miralay Süleyman Askeri Bey’in katkıları unutulmadı. Bunun yanında, ismi bilinmeyen binlerce asker de bu zaferin kahramanlarıydı. Bir sıhhiyecinin yaralı bir askere kendi paltosunu verip, ''Vatan sağ olsun'' demesi, o günlerin fedakârlığını ve ruhunu özetliyordu.
13 BİN İNGİLİZ ASKERİ ESİR ALINDI
General Charles Townshend ile birlikte 13 bin asker Osmanlı kuvvetlerine teslim oldu. Bu olay, İngiltere’nin Birinci Dünya Savaşı’nda yaşadığı en büyük yenilgilerden biri olarak tarihe geçti. Bu zafer, Osmanlı’nın yalnızca askeri alandaki başarısını değil, aynı zamanda İslam dünyasında emperyalizme karşı direnişin samp-img width='1.33'
height='1' layout='responsive'esi haline gelmesini sağladı. Ancak savaşın geneline bakıldığında, Osmanlı’nın uğradığı ağır kayıplar nedeniyle bu zaferin uzun vadeli stratejik etkisi sınırlı kaldı.
''BU ZAFER VATAN İÇİN CANINI VEREN MEHMETÇİĞİN HİKAYESİDİR''
Kut’ül Amare Zaferi, Türkiye’de uzun yıllar gölgede kalmış, ancak son yıllarda yeniden hatırlanmaya başlamıştır. Her 29 Nisan’da törenlerle anılan bu zafer, Türk milletinin bağımsızlık ve direniş ruhunu yansıtmaya devam ediyor. Irak’taki Kut kasabası, bugün hâlâ o büyük mücadelenin izlerini taşıyor. Dicle Nehri, sessizce o günlerin kahramanlıklarını fısıldıyor. Sadece bir savaş değil, bir milletin imkânsızı başarma hikâyesidir. Halil Paşa’nın dediği gibi, ''Bu zafer, vatan için canını veren her bir Mehmetçiğin zaferidir.''